باب
الدليل على أن
قاتل نفسه لا
يكفر
49- KENDİSİNİ
ÖLDÜRENİN KAFİR OLMAYACAĞINA DELİL BABI
184 - (116) حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة
وإسحاق بن
إبراهيم.
جميعا عن
سليمان. قال
أبو بكر:
حدثنا سليمان
بن حرب. حدثنا
حماد بن زيد،
عن حجاج
الصواف، عن
أبي الزبير،
عن جابر؛ أن
الطفيل بن
عمرو الدوسي
أتى النبي صلى
الله عليه
وسلم فقال:
يا
رسول الله! هل
لك في حصن
حصين ومنعة ؟0
قال (حصن كان
لدوس في
الجاهلية)
فأبى ذلك
النبي صلى
الله عليه
وسلم. للذي
ذخر الله
للأنصار. فلما
هاجر النبي
صلى الله عليه
وسلم إلى
المدينة. هاجر
إليه الطفيل
بن عمرو.
وهاجر معه رجل
من قومه.
فاجتووا
المدينة.
فمرض، فجزع، فأخذ
مشاقص له،
فقطع بها
براجمه،
فشخبت يداه حتى
مات. فرآه
الطفيل ابن
عمرو في
منامه. فرآه
وهيئته حسنة.
ورآه مغطيا
يديه. فقال له:
ما صنع بك ربك؟
فقال: غفر لي
بهجرتي إلى
نبيه صلى الله
عليه وسلم.
فقال: ما لي
أراك مغطيا
يديك؟ قال قيل
لي: لن نصلح
منك ما أفسدت.
فقصها الطفيل
على رسول الله
صلى الله عليه
وسلم. فقال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "اللهم!
وليديه فاغفر".
[:-307-:] Bize Ebu Bekr b. Ebi Şeybe ve İshak b. İbrahim birlikte
Süleyman'dan tahdis ettiler. Süleyman dedi ki: Bize Süleyman b. Harb tahdis
etti, bize Hammad b. Zeyd, Haccac es-Sawaf'dan tahdis etti. O Ebu'z-Zubeyr'den,
o Cabir'den rivayet ettiğine göre;
Tufeyl b. Amr ed-Devsi,
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e gelerek:
- Ey Allah'ın Resulü,
çok sağlam bir kaleye ve güçlü koruyucuların yanına gitmek ister misin, dedi.
-(Cabir) dedi ki: Devslilerin cahiliye döneminde bir kaleleri vardl.-
Fakat Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) aziz ve celil olan Allah bu işi Ensar'a sakladığından ötürü
bu teklifi kabul etmedi. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Medine'ye hicret
edince et-Tufayl b. Amr da onun yanına (Medine'ye) hicret etti. Tufayl ile
birlikte kavminden bir adam da hicret etmişti. Ama Medine'nin havası onlara iyi
gelmemişti. Bu sebeple hastalandı ve sabırsızlık göstererek birkaç tane okunu
alıp o oklarla parmak eklemlerini kesti. Bunun neticesinde ellerinden kan aktı
ve sonunda öldü.
Tufayl b. Amr onu
rüyasında gördü. Rüyasında onun görünüşünün güzel olduğunu, bununla birlikte
ellerinin üzerini kapatmış olduğunu gördü. Ona:
Aziz ve celil Rabbin
sana ne yaptı, dedi. Adam: Allah bana nebisinin (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
yanına hicretim sebebiyle günahlarımı bağışladı, dedi.
Tufayl: Neden ellerinin
üstünü örtmüş olduğunu görüyorum, dedi.
Bana dedi ki: Bana senin
bizzat vücudundan bozduğun şeylerini biz asla ıslah etmeyeceğiz, denildi.
Tufayl rüyasını
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e anlatınca Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Allah'ım, ellerine de mağfiret buyur" diye dua
etti.
Diğer tahric: Yalnız
Müslim rivayet etmiştir; Tuhfetu'l-Eşraf, 2682
DAVUDOĞLU AÇIKLAMA: Sıkıldılar; canları sıkıldığı ve bir nevî hasta oldukları
için orada oturmaktan bıktılar demektir. Ebu Ubeyd ile Cevheri ve başkaları bu
kelimenin ma'nası: «nimet içinde bile olsa bir yerde kalmaktan hoşlanmamaktır.»
demişlerdir. Cevheri, Hattâbî'den naklen bunun (dâü's-Sıle) denilen iç
hastalığı olduğunu söylemiştir.
Hz.
Âişe (Radıyallahu Anhâ)'dan rivayet edilen bir hadisde hicretten sonra Ebu
Bekir ve Bilâl (Radıyallahu Anhuma)nın da Medine 'de hasta oldukları ve Mekke-i
Mükerreme'yi hasretle yâd edecek şiirler söyledikleri, bunun üzerine Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in kendilerine Medine'yi de Mekke kadar hatta
daha fazla sevdirmesi için Cenab'ı Hakka niyaz ettiği beyân olunmuştur. O zaman
Medine'nin havası ağır ve sıtmalı imiş. Fakat sonradan Nebi (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem)'in duası kabul buyurulmuş, Medine herkesin yaşayabileceği şîrîn bir
yer hâlini almıştır.
NEVEVİ ŞERHİ: Bu bapta Cabir (r.a.)'ın
rivayet ettiği şu hadis vardır: "et-Tufayl b. Amr ed-Devsi Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına Medine'ye hicret etti. .. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'de: ''ALLah'ım ellerine de mağfiret buyur"
diye dua etti."
"Medine'nin
havası onlara iyi gelmedi." Zamir et-Tufayl sözü geçen adam ve onlarla
ilgili kimselere aittir. Yani orada kalmaktan sıkıldılar ve bir tür
hastalıklardan ötürü orada ikamet etmek istemediler. Ebu Ubeyd ve elCevheri ile
başkaları bir beldede kalmaktan -nimet içerisinde bulunsa dahihoşlanılmadığı
zaman bu mı kullanılır demişlerdir. el-Hattabi dedi ki: Bu lafzın kökünü teşkil
eden "el-ceva" olup, bu da karında meydana gelen bir hastalığa
denilir.
"Birkaç
ok aldı." Hadiste geçen "meşakıs" lafzı "mişkas"ın
çoğuludur. el-Halil, İbn Faris ve başkaları bu enli bir demir ucu bulunan ok
demektir. Başkaları ise enli olmayan uzun oktur demiştir. el-Cevheri de: Mişkas
hem uzun, hem enli alandır. Burada daha güçlü görülen anlam budur. Çünkü:
"Onlarla parmak uçlarının eklemlerini kesti" denilmektedir. Bu ise
ancak enli olan ok uçlarıyla gerçekleştirilebilir.
"Beracim"
de parmak eklemleridir, tekili burcume' dir.
"Sağlam
bir kaleye ve güçlü koruyuculara ne dersin" sözleriyle güçlü ve
koruyabilecek imkana sahip olanların yanına gelmek istemez misin, demek
istemiştir. Yani bu koruyucular sana hoşuna gitmeyecek işler yapmak isteyen
kimselere karşı seni koruyacak bir topluluktur.
Hadisten
Çıkartılacak Hükümler
1-
Ehl-i sünnetin lehine pek büyük bir kaidenin delili vardır. O da şudur:
Kendisini
öldüren yahut onun dışında bir masiyet işleyip de tövbe etmeksizin ölen bir
kimse kafir değildir, kesinlikle cehennemliktir denilemez. Aksine böyle bir
kimse ilahi meşietin hükmüne tabidir. Kaide ile ilgili açıklamalar daha önceden
geçmiş bulunmaktadır.
Bu
hadis aynı zamanda zahirleri itibariyle başkasını öldüren ve diğer bü~ yük
günah sahibi kimselerin ebedi olarak cehennemde kalacakları izlenimini veren
önceki hadislere açıklık getirmektedir.
2-
Bazı günahları işleyen kimselerin ceza görecekleri tespit edilmektedir. Hadiste
sözü geçen kişi ellerinin o hali ile cezalandırılmış olmaktadır.
3-
Masiyetlerin zararı olmaz diyen Mürcienin kanaati de reddededilmektedir .